Gün, Teröre Karşı Yekvücut Olma Günüdür
İLİ : GENEL
TARİH : 06.01.2017
Gün, Teröre Karşı Yekvücut Olma
Günüdür
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Millet olarak yine hüzünlüyüz bugünlerde. Zira
geçtiğimiz hafta İstanbul’da, dün de İzmir’de milletçe
menfur terör saldırılarına maruz kaldık. Yitirdiğimiz
masum canlarla yüreklerimiz bir kez daha yandı.
Hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet, yaralılara
acil şifa, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Milletimizin
ve insanlık ailesinin başı sağolsun.
Aziz Kardeşlerim!
Bu minberlerden her zaman ifade edildiği gibi
bizim inancımızda her insan saygındır. Her insanın hayat
hakkı kutsaldır. Canı, malı, şeref ve haysiyeti
dokunulmazdır.1 Ku’an-ı Kerim’de “…Kim, bir cana
kıyarsa bütün insanları katletmiş gibidir.”2
buyurulmaktadır. Yüce dinimiz İslam’ın ana gayesi,
insana hayat vermektir. Canı can kılmaktır. Cana can
katmaktır.
Bilinmelidir ki; adı, yöntemi, zihniyeti, görünüşü
farklı olsa da varlığımıza kast eden her türlü terörün
gayesi aynıdır. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi
zedelemektir. Birer zenginlik vesilesi olan
farklılıklarımızla bir arada huzur içinde yaşama
kültürümüzü yok etmektir. Terörün gayesi, kalplerimizi
fitne ve fesadın, kin ve nefretin, şiddet ve husumetin
karanlıklarına esir etmektir. Bizleri çatışma ve
huzursuzluk girdabına sürüklemektir. Gücümüzü
zayıflatmaktır. İstikbale dair ümitlerimizi tüketmektir.
Kardeşlerim!
İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçlerde Rabbimizin,
Hucurât Suresinde3 bizlere öğrettiği ahlâki ilkelere ne
kadar da muhtacız. Geliniz, bugünkü hutbemizde her biri
altın değerindeki bu ilkelere hep birlikte kulak verelim:
Bu ilkelerden birincisi, فَ تَ بَ يَّ ن وا yani “araştırınız”
emridir. Rabbimiz, “Ey iman edenler! Güvenilir
olmayan biri size haber getirdiğinde o haberin
doğruluğunu iyice araştırın.” buyurmaktadır. Bizlere
gelen bir haberi araştırıp soruşturmadan, gerçekliğini
tespit etmeden onu doğru kabul etmek bizleri yanlış
sonuçlara götürebilir. Böyle bir tutum, istenmeyen
durumlara, fitne ve fesada sebebiyet verebilir. Neticede
yaptığımıza pişman oluruz.
Kardeşlerim!
İkinci ahlâkî ilke فَاَصْلِ حوا emriyle ıslah edici
olmaktır. İnsanlar arasında yaşanan sorunları çözüme
kavuşturmaktır. İfsat edici ve yıkıcı değil, yapıcı ve
onarıcı; ayrıştırıcı ve bölücü değil, birleştirici ve
bütünleştirici olmaktır. Kin, nefret ve şiddetin
karanlıklarına karşı sevgi, muhabbet ve kardeşliğin
gücünü el birliğiyle hâkim kılmaktır. Tefrika ve
çatışmanın bataklığını hep birlikte kurutmaktır.
Üçüncü ahlaki ilke وَاَقْسِط وا yani “adil olunuz”
emriyle adaleti yüceltmektir. Hiçbir koşulda hak ve
hukuktan, sadakat ve doğruluktan asla ayrılmamaktır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Hucurât Suresi’nin bize öğrettiği dördüncü ahlâkî
ilke ise لََ يَسْخَرْ yani “alay etmeyiniz” emridir. Hiç
kimseyi hor ve hakir görmemektir. Âdem ve Havva’nın
çocukları olarak aynı özden yaratıldığımızı hiçbir zaman
unutmamaktır.
Beşinci ahlaki ilke, وَلََ تَ لْمِ زوا اَنْ فسَ كمْ emriyle
birbirimizi karalamaktan kaçınmaktır. Küçük bir işaretle
veya ima ile de olsa karşımızdakini rencide etmekten
sakınmaktır. İnsan onur ve haysiyetini zedeleyecek her
türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmaktır.
Altıncı ahlaki ilke, وَلََ تَ نَابَ زوا بِِلََْلْقَا بِ yani “Birbirinizi
kötü lakaplarla çağırmayınız. Birbirinize lakap
takmayınız” emridir. Zira tıpkı insanın kendisi gibi
ismi, şerefi ve itibarı da saygıya layıktır, mükerremdir.
Aziz Kardeşlerim!
Hucurât Suresinin bize öğrettiği yedinci ahlaki
ilke, اجْتَنِب وا كَث۪يرًا مِنَ الظَّ ن yani birbirimiz hakkında yerli yersiz
zanda bulunmaktan kaçınmaktır. Çünkü insanlar
hakkındaki zan, çoğu kez kişiyi yanıltır, günaha sevk
eder. Yanlış anlaşılmalara, huzursuzluklara sebebiyet
verir.
Sekizinci ahlaki ilke, وَلََ تَََسَّ سوا emridir. Yani
başkalarının kusurlarını, eksiklerini araştırmaktan
sakınmaktır. Başkalarının mahrem hallerini ifşa etmeye
kalkışmamaktır. Bize düşen asıl görevin kendi hata ve
kusurlarımızı gidermek olduğunu unutmamaktır.
Dokuzuncu ahlaki ilke ise, وَلََ يَ غْتَبْ بَ عْ ض كمْ بَ عْضً ا yani
“Birbirinizin gıybetini yapmayınız. Birbirinizi
arkadan çekiştirmeyiniz.” emridir. Zira bize düşen,
yokluğunda dahi kardeşimizin hak ve hukukunu
gözetmektir. Onun varlığını kendi varlığımız gibi
görmektir. Haysiyetini kendi haysiyetimiz bilmektir.
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, bizleri bu ilkelere riayet
edenlerden eylesin. Bizleri Kur’an’ın ve
Peygamberimizin ahlakı ile ahlaklananlardan eylesin.
Rabbimiz, milletimizin birlik ve beraberliğine kast
edenlere fırsat vermesin. Rabbimiz, mazlumların umudu
olan ülkemize ve milletimize zeval vermesin.
1 Buhârî, İlim, 9.
2 Mâide, 5/32.
3 Hucurât, 49/1-18.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü