Kâşifleri ve Turistleri Bekleyen İlçe: Göksun
Cennet vatan Anadolu’nun tarihî, coğrafî güzellikleri ve turizm açısından sahip olduğu potansiyeli ile saklı kalmış bakir güzelliklerini bünyesinde barındıran Göksun, Kahramanmaraş’ın en kadim ilçelerinden biri olarak birçok medeniyetin izlerini taşıyan bir ilçedir. Göksun ile yakın çevresinin bilinen tarihi Asur ve Hititlere kadar dayanmaktadır. Selçuklular zamanında Türklerin eline geçen ve Dulkadiroğulları Beyliği ile Osmanlı döneminde önemli merkezlerden biri haline gelen Göksun, tarihi kalıntılar ve buluntular, yazılı kaynaklar ve yapılan araştırmalara göre, Mama Krallığından, Asur koloni çağından, Hititlerden, Romalılardan, Bizanslılardan, Haçlılardan, Müslüman Araplardan ve Memluklulardan izler taşımaktadır.
Belediye Başkanı Hüseyin Coşkun Aydın, Göksun’un bu kadar eski bir tarihe sahip olmasındaki en önemli etkenin ilçenin stratejik bir geçiş noktasında bulunması olduğunu söylüyor. Başkan Aydın, Tarihi İpekyolu üzerindeki önemli kavşak noktalarından biri üzerinde kurulan Göksun’un Eskiçağ’dan bu yana Orta Anadolu’dan Maraş üzerinden Mezopotamya’ya geçen orduların geçişlerine de köprü olduğunu belirtiyor. Diğer taraftan Geben, Andırın, Kadirli kanalıyla İskenderun limanına bağlanarak İç Anadolu ve Doğu Karadeniz arasında da bir köprü vazifesi gören Göksun’un tarih sahnesinde var olmasını mümkün kılan bu özelliğinin günümüzde de devam ettiği görülmektedir. Yapım çalışmaları devam eden Göksun-Kahramanmaraş, Göksun-Elbistan ve Göksun-Kadirli bölünmüş yol çalışmaları Göksun’un kavşak olma özelliğini yüzyıllarca sürdürmesine vesile olacağı kesin.
Tarihiyle, kültürüyle, doğal güzellikleriyle ve iklimiyle, hayattan zevk almak isteyenlerin mutlaka görmesi gereken bir yer olan Göksun’un saklı kalmış güzelliklerini insanlarla buluşturmaya kararlı olduklarını ifade eden Belediye Başkanı Hüseyin Coşkun Aydın, ilçenin tarihi ve doğal güzellikleri hakkında şu bilgileri verdi:
Buram buram tarih kokan Göksun’da ilkçağ tarihi araştırmacılarına kaynaklık edecek önemli tarihî kalıntıların yanı sıra, sanayileşme ve bilinçsizlik yüzünden tahrip olan dünyanın el değmemiş nadir mekânlarına da tanıklık edebilirsiniz. Kilometrelerce uzanan kanyonları, el değmemiş çam ormanları, yaylaları, çok sayıda endemik bitkileri ve coşkun sularıyla bir doğa harikası olan Göksun, yayla ve kış turizmi, doğa yürüyüşü, rafting alanları ile doğa ve lezzet tutkunlarını beklemektedir.
Şehir Kalıntıları: Göksun’da en önemli şehir kalıntısı Küçükçamurlu Mahallesi ile Büyükkutu Mezrası arasında bulunmaktadır. Tanrıça Ma kültürünün merkezlerinden biri olan Komana ile aynı döneme ait olduğu düşünülen bu şehir kalıntısı Hamamgözü denilen yerde bulunmaktadır. Bir diğeri de Kazandere Mahallesinin Kırıkkilise Mezrası’ndaki tarihi kilise kalıntılarıdır. Hamamgözü şehri sulak bir alana kurulmuş olup, hamam kompleksinin etrafında pek çok tarihi kalıntı vardır. Etrafta bulunan yamaçlarda pek çok kaya mezarına rastlanmaktadır. Geniş bir alana yayılan bu şehir kalıntılarından bir zamanlar burada önemli sayıda insan barınacak kadar büyük bir şehir olduğu tahmin edilmektedir.
Antik Şehir, Villa Rustica: Göksun-Afşin-Elbistan karayolu üzerinde ilçe merkezine 5 km mesafedeki Temurağa Mahallesi Hacıyusuflu tepesinde kaçak kazı sonucu ortaya çıkarılan 3X6 metre ebatlarındaki mozaik üzerinde değişik bitkisel geometrik motifler ve 5 satır Grekçe yazıt bulunmaktadır. Göksun Kaymakamlığı tarafından “Bir Şehir Yeniden Doğuyor” isimli proje ile yapılan kazı çalışmasında taban Mozaiğinin bulunduğu yarım daire şeklinde kesme taşlardan yapılmış mekanın banyo, yapının ise Villa Rustica olduğu belirlenmiştir. Ayrıca alanın çevresinde yapılan yüzey araştırmasında söz konusu alanın M.S 4-5 yy Roma Dönemine ait antik bir yerleşim yeri olduğu kanaatine varılmıştır.
Tercüme ettirilen Grekçe yazıtta; “Eşin Hedia ve çocuklarınla burada sağlıklı banyo yap. Ey Iphikradtes düşmanlarına karşı müşfik, dostlarına karşı kararlı ol, tek başına olsan bile kendini büyük bir kalabalık gibi sunarak en güzel şekilde yaşa, benim için ne istiyorsan Tanrı sana iki katını versin” yazmaktadır.
Höyükler: Göksun ve çevresinde Hititlerden kalan pek çok höyük bulunmaktadır. Bölgenin en büyük Höyüğü olan Göksun Höyüğü tarihe tanıklık etmektedir. Bu höyüğün yanında tarihleri M. Ö. 4000’li yıllara dayanan Bozhöyük, Kanlıkavak, Çardak, Çataltepe ve Maltepe gibi yerleşim yerlerinde bulunan höyükler de keşfedilmeyi bekliyor.
Kaleler ve Mezarlar: Göksun’un güneybatı bölgesindeki mahalle ve dağlarında pek çok tarihi mekâna rastlamak mümkündür. Yapılan yüzey araştırmalarında Hançer Deresi ile Aksu Dereleri arasında kalan Kırıkkilise, Kazandere, Kaleboynu, Kırkkuyu, Hacıkodal, Büyükçamurlu ve Küçükçamurlu (Hamamgözü), Büyük ve Küçükkutu mahalleleri ile Değirmendere ve Fındıklıkoyak mahallelerinde Hitit, Kapadokya Satraplığı, Selefkos, Roma ve Bizans dönemine ait Sunak, Kilise, Hamam, Amfi Tiyatro, Kale, Kaya Mezarı ve Kaya Evleri gibi tarihi mekânlara rastlanmaktadır. Ayrıca Taşoluk Mahallesi 1. Derece sit alanı olan hazine üzerine kurulu bir yerleşim yeridir.
Göksun’un yine batı bölgesinde Hançer Deresi kanyonun kenarındaki Aybastı kalesinin önemli bir tarihi alan olduğu anlaşılmaktadır. Pek çok devlet tarafından kullanıldığı anlaşılan bu kalenin üzerinde bir demir madeni ocağı bulunmaktadır. Yine Hançer deresi kanyonunun yamacına yapılan Kaleboynu Kalesinin batı yakasında bir manastır kalıntısı vardır.
Mağaralar: Göksun tarihi kalıntıların haricinde doğal mağaralar bakımından da oldukça zengindir. Değirmendere Mahallesinde bulunan Ballık Mağarası, yaklaşık 200 metre uzunluğu ve içindeki sarkıtlar ile dikkat çekmektedir. Ericek Mahallesi sınırlarında bulunan Berit Dağında bulunan Karnıyarık mağarası da sarkıtları ile dikkat çeken mağaralardandır. Diğer yandan Kömür Suyu Çayı’nın etrafında içinde 500 küçükbaş hayvanın barınma imkanı bulduğu mağaralar sıralanmaktadır.
Yayla Turizmi: Yüksek dağları, dağların çevresinde yer alan düzlükleri ve ayrıca serin havası ile yaylacılık açısından son derece zengin bir yer olan Göksun’da Binboğa ve Berit dağlarının çevrelediği bölgede çok sayıda yayla bulunmaktadır. Özellikle Karacoğlan’ın şiirlerinde de kendisine yer bulmuş olan (“Göksundur, yaylanın hası/Eridi gönlümün pası/Deli ardıç mağarası/ Karataş’ın belin gördüm”) Karataş Yaylası, Meryemçil Yaylası yörenin en gözde yaylası konumundadır. Yine dünyaca ünlü seyyah Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde Göksun şu ifadelerle yer almaktadır. “Gece gündüz gezip dolaşan, denizlerin ve karaların meşhur seyyahları Papamonta (Mapa Monda, Dünya Haritası), Atlas Minor (müellifi Gerhard Mercator öl.1594) ve Coğrafya isimli eserlerin yazarlarının belirttiklerine göre yeryüzünde tam olarak 148 adet ulu dağ vardır. Bunların bazıları yukarı kısımlarda belirtilmiştir. Göksun yaylasının bulunduğu dağ, bu sayılan 148 yüce dağdan biridir. Öyle yüksek bir dağdır ki, semasında Allah’ın en sevdiği melekler (melek-i mukerrebûn) dolaşır. Öyle bir büyük dağdır ki, yaylasında nerdeyse bir milyon insan rahat bir şekilde dolaşır, on milyon hayvan da bu geniş yaylada barınabilir. Konya ve Maraş Eyaletleri halkı ve birçok Türkmen boyları bu yaylaya konargöçerler ama o kadar geniştir ki, birbirlerinden haberleri olmaz. Bu yüce dağda o kadar çeşitli bitki, çiçek ve ağaç yetişir ki, başka yerlerin yaylaklarında bulunmaz. Binlerce pınarlar, gözler vardır ki, her biri birer âb-ı hayat gibidir…”
Bölge Kayak Merkezi İçin İdeal Mekanlara Sahip: Göksun sadece yayla turizmi olarak değil, kış turizmi içinde ideal mekanlara sahip. Mürsel Mahallesi yakınında bulunan ve ilçe merkezine 25 km, Göksun-Kayseri Karayoluna ise sadece 8 km mesafede bulunan Kuruoğul ya da Kurugöl olarak bilinen yaylada kayak merkezi yapılması için Türkiye Kayak Federasyonu tarafından ön rapor tamamlanmıştır. Yılın ilk karı iki bin metre yükseltisiyle bölgenin çatısı olan bu yaylaya düşüyor ve en son buradan kalkıyor. Kuruoğul Yaylası bu özellikleriyle son yıllarda kar sıkıntısı çeken kayak merkezlerine bir alternatif olmaya aday önemli bir mekandır. Buraya yapılması planlanan başta kayak merkezi olmak üzere, çim kayağı, trekking, yamaç paraşütü, paintball, atış alanları, futbol ve voleybol sahaları gibi tesisler Göksun’un cazibesini artıracaktır. Projenin hayata geçirilmesi ile birinci derecede hedef kitle; Göksun, Afşin, Elbistan, Ekinözü, Tufanbeyli, Sarız, Andırın, Kadirli, Kahramanmaraş. İkinci derecede hedef kitle, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Osmaniye, Adana, Hatay. Üçüncü derecede hedef kitle ise Ortadoğu ülkeleridir.
Göksun’da Rafting ve El Değmemiş Ormanlarda Doğa Yürüyüşüne Ne Dersiniz?
Kalaboynu Mahallesi çevresinde bulunan Hançer Kanyonu eşine ender rastlanır güzelliklerdendir. 18 kilometre uzunluğundaki kanyonun kimi bölümlerinde derinlik yer yer 300-350 metreyi bulmakta ve kanyon eşsiz manzarasıyla görenleri hayrete düşürecek güzelliktedir. Bir de bu güzelliğin üstüne özellikle bahar aylarında iyice coşan akarsuyu gözünüzün önüne getirirseniz tablo tamamlanır. Bu coşkun su, heyecan tutkunu raftingciler için biçilmiş kaftan. Sadece burası mı? Göksun doğa cenneti diye boşa söylemedik. Mehmetbey Mahallesi sınırları içerisinden çıkan ve içerisinde kırmızı benekli alabalıkları barındıran Törbüzek Çayı bir âb-ı hayattır. Göksun’un kuzeyinden başlayıp ilçeden geçerek yoluna devam eden ve bünyesinde yöreye has kırmızı benekli alabalıkları da barındıran Kömür Suyu Çayı da raftingcileri beklemektedir.
Göksun’un tarih boyunca önemli bir geçiş bölgesi olmasında sık ormanları ile zengin bitki örtüsünün ve bu yönüyle hem gıda temini hem de güvenlik açısından sağladığı avantajın büyük rolü olmuştur. Tarihte böyle bir öneme sahip olan Göksun, günümüzde de bozulmamış doğasıyla dikkat çekiyor. Özellikle Kuzeybatıdaki Mürsel Mahallesinden başlayıp güneye doğru Büyükçamurlu Mahallesine kadar devam eden çam ormanları, hem yaya yürüyüşü, hem bisiklet turu, hem de atlarla gezilebilecek çok özel bir mekândır. Yeşilin farklı tonları, su kaynakları ve tertemiz havasıyla bir oksijen deposu olan bölge doğa tutkunlarını beklemektedir.